23 Haziran 2009 Salı

Serkan Eroğlu- 23 Mayıs 1978 Tire-İzmir doğumlu
24 Aralık 1997’de Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi tuvaletinde asılı bulundu. İntihar ettiği söylense de bir cinayetin üzerinin kapatılış hikayesinin başlangıcıydı Serkan’ın ölümü.
27 Kasım 1997 günü, yolda yürürken sivil polis olduğunu iddia ettikleri 4-5 kişinin zoruyla gözleri bağlanarak bilmediği bir yere götürüldü. Sorgulandı, bu esnada arkadaşlarıyla ilgili bilgi istendi, kendisine okul içinde muhbirlik yapması teklif edildi; kabul etmedi. 8 saat boyunca fiziki ve ruhsal baskıya maruz kaldı, ardından yine gözleri bağlanarak sapa bir yola bırakıldı. Olayın üzerinden bir hafta geçti. Serkan ortadan kaybolduğunda henüz 19 yaşındaydı, ölü bulunduğunda da… Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi tuvaletinde 24 Aralık günü incecik boynunda, bir iple bulundu.
Olaydan hemen sonra İzmir Emniyet Müdürü Ahmet Demir bir açıklama yaptı ve Serkan’ın intihar ettiğini söyledi.
Ablası Serkan’a ikinci kez otopsi yapılmasını istediğinde, Serkan’ın kanında 7.3 oranında kloroform tespit edildi; basit bir intihar değildi yani bu. Birileri Serkan’ı bayıltmış ve intihar süsü vermek istemişti.
Serkan, kaçırıldığı günü savcılığa şöyle anlatmıştı: “27 kasım 1997 perşembe günü saat 16.00 civarı, sivil polislerce zorla bir arabaya bindirildim. gözlerim bağlandı ve bilmediğim bir yere götürülerek sekiz saat boyunca sorgulandım, tehdit edildim, işkenceye uğradım. bu durumdan dolayı İHD’ye başvuruyorum.”
Serkan’ın ölümünün üzeri bugün hala aydınlatıl(A)mamıştır. Üstelik, olayın aydınlatılmasının Serkan’ın “beni öldürebilirler” diye başvurduğu kuruma verilmesi de durumun vahimliğinin başka bir göstergesidir.
Serkan’ın ölümünden sonra bir kitabı yayınlandı, “Çiçeğin Gözü Yıldızlardaydı” adıyla. Babası kitabın önsözüne yazmıştı: “…köşe yazarı olmaktı hayalin. insanlara yardım etmek bir de. bir yazında (yazdıklarımla aileme, özellikle babama –haklıymışsın) dedirteceğim diyecek kadar idealisttin. -haklıymışsın serkan, demeyi çok isterdim, ama birileri bunu söylememi hiç istemedi hem de hiç yine de haklıymışsın serkanım diyorum..."
Ali Serkan Eroğlu. Öldürüldüğünde 19 yaşındaydı. Gazetecilik’te okumakta, drama yazarlığı için hazırlanmakta, bunların yanında Duvara Karşı tiyatro grubunun kurucularından ve aynı zamanda Parya oyuncuları grubunun kurucusu olarak tiyatro yapmakta, gitar çalmakta, şiir ve denemeler yazmaktaydı. Başkalarının teklif ettiği muhbirliği yapmamak uğruna attığı çığlıkla vuruldu Serkan. Ölümünün üzerindeki perde hala kaldırılmadı, bilenler sustu, unutturulmak üzerine türlü türlü oyunlar döndü cinayetin ardında. Bugün Serkan’ın ölümünü, öldürülüşünü unutmayan birçok yol arkadaşı hepimize sesleniyor, UNUTTURMAYALIM! Çünkü, “aklın unutuşa karşı savaşı insanın iktidara karşı savaşıdır.”

Hiç yorum yok: