6 Temmuz 2009 Pazartesi

İzmirli kadınlar...fotoğraflar

Hep yeni yıkanmış balkonlarda mı yaşarlar? Yoksa akşam sefası çiçeği gibi ikindileri açılıp saçıldıkları için mi kalır insanın aklında o balkonlu, kadınlı İzmirli fotoğraflar? Hesapsız kahkaha atmasını... Ağzında şeker yuvarlar gibi dedikodu yapmasını... Sokaktan tek kişilik bir fener alayı gibi geçmesini... Yeni yıkanmış balkonların ılık betonunda pempe topuklarını gezdirmesini... Erken yaşta rakı içmesini ve şarkıların en efkârlısını gecenin sonuna saklamasını... Asvalyaları attığı vakit ‘efelik’ yapmasını... Çatlata çatlata oynamasını... Takıp takıştırıp pufur pufur salınmasını...İşte her nasılsa, daha en başından öğrendikleri için bütün bunları, güngörmüş adamlar bilir ‘İzmirli Kadınlar’ dendi mi, işte orada durmasını.Hayat kıvamındadır İzmir’in kadınları. Nasıl hayatta ayrıştırılıp çizilecek bir şey yoksa, onlar da işte öyle. Yani ya akarsın onunla ya akmaz durursun kenarda. Yok öyle durup dibine bakmaca.Hep yeni yıkanmış balkonlarda mı yaşarlar? Yoksa akşam sefası çiçeği gibi ikindileri açıp saçıldıkları için mi kalır insanın aklında o balkonlu, kadınlı İzmirli fotoğraflar? O balkonlarda hiç göremezsiniz büsbütün ne erkekleri, ne de hayatı ciddiye alan konuşmaları. Olsa olsa henüz kurumamış su birikintilerine dalgın dalgın değdirilen parmaklar... Ve mutlaka beş dakika içinde patlayan yeni kahkahalar.Hep sorarlar ya - neden bu kadar güzel İzmirli kadınlar? Çünkü hep onlarda kıkırdamalar, kahkahalar ve fışkırıcı şımarıklıklar...Ben Ankara’da gördüm, az konuşan, az gülen, ciddi duran, füme rengi kadınları. Görünüp görünüp kaybolan, muamma taklidi yapanlar da İstanbul’un meselesi. Ben sanırdım ki, hayatın yakasında bir hercai menekşe gibi durur her yerde kadınlar. Öyle değilmiş meğer...Bir de ne yapsan çıkmaz ya denizin lekesi, o da var.